Özdemir İnce

Sünni din bezirgânları artık özgür

14 Şubat 2020 Cuma

10 Ocak 2020 günü yayımladığım yazıdan sonra 7 Ağustos 2012 tarihli yazımı bir kez daha yayımlamak farz oldu. Sunarım:

***

“Yargıtay, tüzüğünde ‘Alevilerin ibadethanesi cemevidir’ maddesi bulunan derneğiDevrim kanunlarına göre ibadet yeri camidir’ diye mahkûm etmiş. Yargıtay bu, eder, eder!

Cumhuriyet’in karşı tarafındaki Taraf gazetesi manşet atmış: ‘Sünni, Kemalist ve günahkâr’ (26.07.2012). Fethullahçı Radikal ondan geri mi kalacak, o da atmış manşeti: ‘Yargıtay’dan Kemalist içtihat!’ (26.07.2012)

Ne zamandan bu yana Devrim Yasaları’na sahip çıkar oldunuz? 30.11.1925 tarihli, 677 sayılı tekke ve zaviyelerle ilgili yasayı hayatınızda bir kez okuyun, bakalım orada ibadet yerinin cami olduğu yazıyor mu?

Yargıtay’ın kararında elbette bir aşırı yorum var. Aynı titizlikliği, ‘4+4+4’ ve Tevhid-i Tedrisat Kanunu ile ilgili kararlarda da beklenir. Eleştirecekseniz Yargıtay’ı ve sıkıysa, cemevleri konusunda Alevilerin talebi doğrultusunda yasa yapmayan Sünni partisi AKP’nin hükümetini eleştirin. Ve insan haysiyetiniz varsa aynı Devrim Yasaları’ndan olan Tevhid-i Tedrisat Kanunu’na sahip çıkın. Türkiye’ye sahip çıkmak demektir!

***

Gramofon gibidirler! İslamcı tayfası CHP’nin tek parti döneminde çok zulüm gördüklerini ileri sürerler. Vallahi de billahi de haklıdır zavallı adamlar. Çünkü o dönemde, bütün dalavere ve baskı olanakları ellerinden alınmış, para kaynakları kurutulmuş. Elbette zulüm gördüklerini ileri sürecekler. Alevileri artık baskı altında tutamıyorlar: Aleviler devlet memuru, subay, vali, kaymakam, yargıç ve avukat, öğretmen, Danıştay, Yargıtay, Anayasa Mahkemesi üyesi olabiliyorlar... Tam olmasa bile Alevi vatandaşlar Sünni vatandaşlara eşit gibi olmuşlar... Çekilebilir bir zulüm müdür bu Allah aşkına?

Evet Sünni yobaz 1923-1950 arasında, Osmanlı döneminde olduğu gibi, Alevileri şöyle evire-çevire ezemediği, havanda dövemediği için mutsuzdur; ayrıca Sünnileri soyamamakta, sürü gibi güdememektedir ve bundan dolayı da kendini zulme uğramış hissetmektedir! Vallahi de, Billahi de haklıdırlar. 

***

677 sayılı yasa diyor ki: ‘Alelumum tarikatlarda şeyhlik, dervişlik, müritlik, dedelik, seyitlik, çelebilik, babalık, emirlik, nakiplik, falcılık, büyücülük, üfürükçülük ve gayıptan haber vermek ve murada kavuşturmak maksadıyla nüshacılık gibi unvan ve sıfatların istimaliyle bu unvan ve sıfatlara ait hizmet ifa ve kisve iktisası memnudur (...hizmet yapmak ve kıyafet taşımak yasaktır).’

Yasanın çıktığı tarihte (30 Kasım 1925), tekke ve zaviyelerin tamamı birer işyeri ve ticarethane gibi çalışmaktaydı. Zaten Osmanlı döneminde dinsel niteliklerini yitirmiş, fitne ve fücur yuvası haline gelmişti. Tekke ve zaviyelerde çalışan kimselerin çoğunluğunun dinle-imanla ilişkileri kalmamıştı. Ve bunların çoğunluğu, Kurtuluş Savaşı döneminde padişahın buyruğunda düşmanla işbirliği yapmıştı. Kendi sapkın dinsel anlayışları ve kirli geçmişleri dolayısıyla Cumhuriyet ve devrim karşıtı idiler. İşte bu nedenle tekke ve zaviyeler kapatıldı, işletmecilerinin unvan ve sıfat kullanmaları yasaklandı.

Söyleyin Allah aşkına bu Kemalist zulüm değil mi?

***

Kahramanmaraş (1978), Çorum (1980), Sivas-Madımak (1993) ve Gazi Mahallesi (1995) olay ve katliamları Sünni din tacirlerinin artık Osmanlı dönemindeki özgürlüklerine kavuştuklarını gösteriyor. Artık 1950’den bu yana arkalarında hükümetler var.

Son bir özgürlük denemesine Malatya’nın Sürgü beldesinde tanık olundu. Ramazan davulcusuna ‘Oruç tutmuyoruz, davul çalma’ diyen Alevi ailenin evi tekbir getiren kalabalık tarafından taşlanmış, ahırı yakılmış. 

Tam anlamıyla bir linç girişimi: Saldırganlar, ‘Kürtlere ölüm, Alevilere ölüm, sizi burada barındırmayız, buradan gidin, gitmezseniz sizi öldüreceğiz!’ diye bağırıyorlarmış. Dediklerini yaparlar! Davulun kışkırtmak amacıyla çaldırıldığını düşünüyorum. Sahura doğru açılan telefon tufanlarını kendi hayatımdan biliyorum. 

Sünni din bezirgânları CHP’nin tek parti döneminde, (kendileri kimseye zulüm edemedikleri için) kendilerini zulüm görmüş sayıyorlardı. Artık arkalarına belediyeleri ve hükümeti alarak bütün Türkiye’ye zulüm ediyorlar.”

***

Bugün 14 Şubat 2020: Adamlar hâlâ tepsi tepsi “mazlum” baklavası tıkınıyorlar!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Din ve vicdan hürriyeti 13 Aralık 2024
Üst kimlik olarak İslam 10 Aralık 2024
Yandaş hakem 8 Aralık 2024

Günün Köşe Yazıları